Uykuda görülen solunum bozukluklarının en hafifi horlama hastalığı, en ağır şekli de tıkayıcı uyku apnesidir. Normal erişkin inanların en az %10’unda ve çocıkların %12’sinde horlama görülmektedir. 60 yaş üzerinde bu oran %40-50 civarına yükselmektedir. Horlama problemi erişkinde en sık orta yaşlı, şişman erkeklerde görülür ve yaş ilerledikçe görülme sıklığı artar. Charles Dickens 1830’lu yılların başında yazdığı roman ve yazılarında şişman, kırmızı yüzlü, oturduğu yerde uyuklayan erkeklerden oluşan Pickwick Klübü üyelerinden bahsederken aslında horlama ve uyku apneli hastaları tarif ediyordu.
HORLAMA NEDİR?
Uyku sırasında burun ve dilin arkasındaki hava yolunun daralmasıyla ve buradaki küçük dilin veya yutak seviyesindeki yapıların titreşimleriyle ortaya çıkan sese horlama denir. Bademcikler, dilin arkası, yumuşak damak, küçük dil ve boğazı oluşturan kaslardan meydana gelen geniz ve yutak bölgelerindeki hava yolunun herhangi bir patoloji ile daralması çok ender olmayan bir durumdur. Bu bölgede daralma olduğunda özellikle küçük dil ve yumuşak damak uyku esnasında solunum çabasının artmasıyla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır.
Horlama ve uyku apnesi sebepleri aşağıdaki gibi özetlenebilir;
TIKAYICI UYKU APNESİ NEDİR?
En basit tanımıyla uyku apnesi uyku esnasında solunumun durmasıdır. Hastada uyku esnasında şiddetli horlama ile birlikte yumuşak damak, küçük dil ve dilin arkasındaki hava yolunda daralma veya tıkanıklık meydana geliyorsa tıkayıcı uyku apnesi var demektir. Tıkayıcı uyku apnesi her 100 kişiden en az 5’inde görülmektedir. Özellikle aşırı kilolu orta yaşdaki erkeklerde bu oran daha da yükselmektedir. Çocuklarda ise tıkayıcı uyku apnesinin görülme sıklığının %10-12 olduğu bildirilmiştir.
UYKU APNESİ SAĞLIĞIMIZI NASIL ETKİLİYOR?
Sağlıklı bir yaşam için gece uykusunun iyi bir şekilde alınması şarttır. Gece uyku düzeninin tıkayıcı uyku apnesi ile bozulması sonucunda dinlenilmeden geçirilen geceler söz konusu olacaktır. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen ve huzursuz bir gecenin ertesinde uykulu, yorgun ve verimsiz bir gün başlayacaktır. Önceleri televizyon seyrederken veya yemek sonrasında hafif uyuklamalar görülürken, daha sonra apnenin şiddetinin artmasıyla beraber daha ciddi sorunlar ortaya çıkacaktır. Araba kullanırken ya da iş başında uyuklamalar görülebilecektir.
Hastada horlamanın en ağır şekli olan “tıkayıcı uyku apnesi” oluştuğunda yaşamı ciddi şekilde tehdit edici sorunlar ortaya çıkmaya başlar. Gece uykusu sırasında apneler saatte 100-200 defa olabilecek sayılara ulaşabilirler. Apneler sırasında kan oksijen düzeyi düşer ve buna bağlı olarak kalp kanı daha hızlı pompalamak zorunda kalır. Kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon, kalp büyümesi hatta uykuda ani ölümler bile görülebilir.
Çocuklarda uyku apnesi daha çok okul öncesi dönemde görülmektedir. Farkına varılmazsa gelişme geriliği, çocukda boy ve kilonun yaşıtlarından geri kalması, okul başarısızlığı ve zihinsel gelişimde aksaklıklar gibi çok ciddi problemler ortaya çıkabilmektedir. Bunlara ilave olarak davranış bozuklukları, hiperaktivite, geceleri yatağa işeme, kalp ve ritim bozuklukları görülebilir.
HORLAMA ve UYKU APNESİ NASIL TANINIR?
Horlama veya apneler kişinin ailesi veya yakını tarafından uyku sırasında takibi ile anlaşılabilir. Bu durumda mutlaka bir doktora başvurulmalı ve sebebin ortaya konması gerekmektedir. Horlayan çocuklar mutlaka tarayıcı testlerden geçirilmelidirler. Doktorunuzun burun, boğaz ve boyunda yapacağı muayeneler sonunda durumun basit horlamadan mı veya tıkayıcı uyku apnesinden mi kaynaklandığı ortaya çıkarılır ve gerekli görülürse bir uyku merkezinde inceleme yapılması söz konusu olur.
TEDAVİDE NELER YAPILIYOR?
Amerikan Pediatri Akademisi’nin 2005 yılında yayınlanan teknik raporunda “bademcik ve geniz eti ameliyatı tıkayıcı uyku apneli çocuklarda ilk tedavi seçeneği olmalıdır” denmektedir. Yine aynı raporda bademcik ve geniz eti ameliyatının çocuklar şişman olsalar bile horlama ve apneyi %75-%100 oranında iyileştirdiği belirtilmektedir. Herhangi bir sebeple geniz ve bademcik ameliyatı olamayan çocuklarda nazal CPAP (burundan uygulanan basınçlı hava tedavisi) ve diğer tedaviler uygulanmaktadır.
Erişkinlerde burundan bir maske yardımıyla verilen pozitif basınçlı oksijen tedavisi aslında tıkayıcı uyku apnesini iyi tedavi eden bir cihazdır. Hastanın durumuna göre değişebilen basınçlarda gönderilen hava ile tıkanıklık aşılarak hastalık tedavi edilmeye çalışılır. Fakat yüzlerinde maske ile uyumak gibi bir durumları söz konusu olduğu için hastalar uzun süre bu duruma uyum gösteremezler. Ağız içi apereyler bazı hafif apneli durumlarda veya basit horlamada faydalı olabilmektedir.
Erişkinlerde horlayan kişilerin özellikle dikkat etmeleri gereken bazı durumlar vardır. Aşağıdaki önerilere uyulmalıdır.
Horlama ameliyatı diye bilinen ve 1980’li yıllarda ilk uygulamalarının yapıldığı uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) genellikle erişkin hastalarda başarılı sonuçlar vermektedir. Daha sonraları lazer ışınının kullanıldığı laser-yardımlı uvulopalatoplasti (LAUP) ameliyatları geliştirilmiştir. Son yıllarda dokulara minimal hasar verilerek yapılabilen bir başka başarılı ameliyat şekli de uvulopalatal flep (UPF) operasyonudur. Yine son zamanlarda geliştirilen radyofrekans enerji uygulaması horlamaya neden olan hava yolu daralmalarına lokal anestezi altında yapılabilen bir başka müdahaledir. Tüm bunlara ilaveten dil arkası hava yolunun genişletilmesinin gerektiği hastalara yönelik olarak yapılan, çene ve boyun kemikleri ile ilgili ameliyat teknikleri vardır ve uygun hastalarda iyi neticeler vermektedir. Cerrahinin çok riskli olduğu veya hasta tarafından istenilmediği durumlarda boğaza basınçlı hava veren maske takılarak uygulanan CPAP metodu uygulanmaktadır.
Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz:
Çocuk hastada hipertrofik bademciklerin görünümü
Geniz etinin burun içinden görünümü